Bilim dünyası, “ayna evren” teorisi olarak adlandırılan ve evrenin işleyişine dair yeni bir bakış açısı sunan bir modelle çalkalanıyor. Fizikçi Latham Boyle’un önerdiği bu teoriye göre, Büyük Patlama’nın hemen ardından bizim evrenimizin bir yansıması olarak oluşan, zamanda tersine işleyen bir “ayna evren” var olabilir. Boyle, karmaşık teoriler yerine basitlik ve simetriye dayalı bir modelin, evrenin başlangıcı ve karanlık maddeye dair sorulara daha güçlü bir açıklama sunduğunu savunuyor.
Boyle’un teorisi, evrenin oluşum sürecinde sadece bizim gördüğümüz evrenin değil, buna simetrik bir “ayna evren”in de oluşmuş olabileceğini öne sürüyor. Bu ayna evren, Büyük Patlama anından itibaren bizim evrenimizin zaman akışına ters yönde hareket ediyor. Bu iki evrenin, tıpkı yansıma gibi birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğu düşünülüyor.
Ayna evren teorisi, evrenin ilk anlarını açıklamaya yardımcı olabilir.
Karanlık madde, evrende var olan ancak doğrudan gözlemlenemeyen bir madde türü olarak bilim insanlarının çözemediği en büyük gizemlerden biri. Boyle’un “ayna evren” teorisi, karanlık maddeyi anlamada da yeni bir perspektif sunuyor. Teoriye göre, bizim evrenimizdeki karanlık madde aslında “ayna evren”deki sağ elli nötrinolardan kaynaklanıyor olabilir. Bu, evrenin iki farklı parçacık sınıfına değil, simetrik özelliklere sahip parçacık çiftlerine sahip olduğunu ortaya koyuyor.
Boyle, evrenin işleyişini açıklamak için karmaşık teorilere başvurmaktansa, simetri ve basitlik ilkesine dayalı bir modeli tercih ediyor. Bu bağlamda, ayna evren teorisi yalnızca karanlık maddeyi açıklamakla kalmayıp, aynı zamanda evrenin ilk anlarını daha basit bir modelle yorumlamamıza olanak sağlıyor. Bu model, evrenin başlangıcından itibaren gözlemlenen yapıyı anlamada yeni bir pencere açıyor.
Ayna evren teorisi ne kadar geçerli?
Boyle’un “ayna evren” teorisi bilim dünyasında ilgi görmesine rağmen, henüz doğrulanmamış bir hipotez olarak kabul ediliyor. Yine de bu teori, Büyük Patlama ve karanlık madde üzerine yapılan mevcut araştırmaları basitleştirme ve birleştirme potansiyeline sahip. Eğer doğrulanabilirse, evrenin nasıl işlediğine dair mevcut anlayışımızda köklü bir değişim yaratabilir.
Kaynak: The Conversation