Münevver Karabulut cinayeti, 13 yıl önce Türkiye gündeminde önemli bir yer edinmişti. Karabulut, 3 Mart 2009’da 17 yaşındayken İstanbul Bahçeşehir’deki bir villada Cem Garipoğlu tarafından öldürülmüştü. Genç kızın cansız bedeni, çöp toplayıcı bir kişi tarafından çöp konteynerinde parçalanmış halde bulunmuştu. Garipoğlu, cinayetten sonra kayıplara karışmış ve 197 gün sonra, 17 Eylül 2009’da avukatı tarafından polise teslim olmuştu. 10 Ekim 2014’te ise Silivri 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki koğuşunda ölü bulundu.
Garipoğlu’nun ölümünün ardından ortaya çıkan bazı iddialar üzerine, Karabulut ailesinin avukatları “fethi kabir işlemi” talep etti. Savcılık, Garipoğlu’nun mezarının bulunduğu Üsküdar’daki Karacaahmet Mezarlığı’nda bu işlemin gerçekleştirilmesine karar verdi. Mezarlık çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı; polis, savcı ve bilirkişi heyeti olay yerinde hazır bulundu. Mezarı açma işlemi, bir saat süren kazma işlemiyle başladı.
Cem Garipoğlu’nun cesedi Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.
İnceleme süreci bir gün boyunca devam etti ve DNA eşleşmesi yapılmak üzere sırt kemiği, dişler ve saç örnekleri toplandı. Raporun çıkması ise yaklaşık 10 günü bulabileceği öngörüldü. Kazma işleminin sona ermesinin ardından Garipoğlu’nun cesedi tabuta konularak Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Garipoğlu ailesi, fethi kabir işlemine katılmadı; ancak işlem sırasında ailenin avukatı hazır bulundu.
Münevver Karabulut’un babası, Garipoğlu’nun mezarının açılması için yargıya başvurmuştu ancak talebi reddedilmişti.
Karabulut’un babası Süreyya Karabulut, yargıdan Garipoğlu’nun mezarının açılması talebinde bulunmuş; ancak bu talep reddedilmişti. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, Sulh Ceza Hakimliği ve Adalet Bakanlığı’na yapılan kanun yararına bozma başvuruları da olumsuz sonuçlanmıştı. Münevver Karabulut’un ailesinin bu süreçte yaşadığı acı, cinayetin ardından geçen yıllar boyunca devam etti.
Kaynak: Gerçek Gündem