Türkiye’de bağımsız bir oyun geliştiricisi olarak dikkat çeken Cem Boray Yıldırım, kıyamet sonrası temalı hikaye odaklı oyunu Once Alive ile büyük bir başarıya imza attı. Unreal Engine 5 teknolojisinin sunduğu olanakları ustalıkla kullanan Yıldırım, yalnızca bir oyun değil, aynı zamanda kişisel hayatından esinlenerek oluşturduğu derin bir hikaye sundu.
Türkçe seslendirme ve altyazı desteğiyle yerel oyuncuların ilgisini çeken Once Alive, Steam’de çıkışına özel fiyatıyla oyun severlerle buluştu. Bu röportajda Cem Boray Yıldırım’ın ilham verici kariyer yolculuğuna, oyunun geliştirme sürecine ve gelecekteki projelerine ışık tutuyoruz.
Cem Boray Yıldırım’ın ilham verici yolculuğuna gelin yakından detaylarıyla bakalım:
Soru: Cem Boray Yıldırım kimdir? Sizi biraz daha yakından tanıyabilmek adına, kişisel ve profesyonel yolculuğunuz hakkında bilgi alabilir miyiz? Oyun geliştirme dünyasına olan ilginiz nasıl başladı, bu alandaki kariyerinizde hangi önemli adımları attınız ve sizi bu noktaya getiren en büyük motivasyonlarınız nelerdi?
Cevap: Merhaba! Ben Cem, oyun geliştirme dünyasında kendi yolculuğunu çizmiş bağımsız bir geliştiriciyim. Bundan önce elektrik mühendisliği alanında çalışıyordum. Oyun geliştirme tarafında bir eğitimim ve tecrübem yokken, bir hayalin kariyere dönüşmesine tanıklık ettim. Oyun dünyasına olan ilgim oyun oynayarak başladı; süreç, eğlenmekten hayran duymaya, oradan ise gözlemlediklerimi uygulama cesareti bulmaya ve günümüzde ilk oyunum Once Alive’ı yayınlamaya kadar gitti.
Geliştirme sürecinin büyük kısmı bilgisayar başında oturup üretmekle geçiyor elbette, ancak evden çıkıp ürettiklerimi sektördeki yatırımcı ve yayıncılara göstermek, kariyer başlangıcımın ilk adımları oldu. Şanslıyım ki hobi olarak ilerleyen ilk bir buçuk yılın ardından oyunum, daha önceden severek takip ettiğim ve güvendiğim insanlar tarafından beğenildi ve profesyonel destek buldu. Aldığım yatırım ve mentorluk sayesinde son bir buçuk yıldır tam zamanlı çalışarak oyunu potansiyeline yaklaştırma fırsatı buldum.
Motivasyon pek çok şekle bürünebiliyor ve kaynakları değişebiliyor. Bu ilk zamanlarda hayatımdaki değerli biriyken, sonra hedeflerim ve gelecekteki kendim, en sonunda ise geçmişteki kendim ve onun hayalleri oldu. Ancak değişmeyen tek motivasyon kaynağım, son beş yıldır yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen, beni hiç bırakmayan köpeğim Gold’du.
Soru: Oyunun geliştirme süreci nasıl başladı? Once Alive’ın hikayesini yaratırken ilham kaynaklarınız neler oldu?
Cevap: Kıyamet sonrası dünyalar her zaman ilgimi çekmiştir. Sessiz bir sokakta tek başıma kaldığım anlarda, kendimi hayatta kalan son insan olarak hayal eder ve bir sonraki adımımın ne olacağını düşünmekten keyif alırdım. Eski köyler, basit yaşamlar ve kurgusal tarikatlar da beni hep çekmiştir. Huzurlu ama ürkütücü bir hava taşıyan yerler… Unreal Engine 5 çıkınca, yeni özellikleri beni öyle heyecanlandırdı ki bir sabah kendime “Neden bir oyun yapmayı denemiyorum?” dedim. Bu maceranın üç yıl sürecek zorlu ama bir o kadar ödüllendirici bir yolculuğa dönüşeceğini asla bilemezdim.
Bu süreçte bana ilham veren ve beni bu yolun sonuna götüren şey, oyunu kişisel hale getirmekti. Kendimi ana karakter olan Jim’in yerine koydum ve kendime sordum: Bir insan her şeyi arkasında bırakıp bilinmezi keşfetmeye ne iter? İşte tam o noktada kardeşimi oyuna dahil etmeye karar verdim; yalnızca ilham kaynağı olarak değil, birebir karakterler olarak da. 3D tarama teknolojisi sayesinde biz Jim ve Daniel olduk. Ancak Daniel’ın da bir motivasyona ihtiyacı vardı. Burada da aile geçmişim devreye girdi. Ergenlik yıllarımda, anne ve babam boşandı. Kardeşim babamıza daha yakın olurken ben annemle kaldım. Babamı ayrılığın sebebi olarak gördüğüm için ona öfkeliydim ve kendisiyle yıllarca konuşmadım. Bu, Once Alive’daki kardeşlerin temel çatışmasına dönüştü.
Everybody’s Gone to the Rapture, The Vanishing of Ethan Carter gibi hayranlık duyduğum keşif oyunları ise benim elle tutulur ilham kaynaklarımdı. Bazen oyun diyip geçiyoruz ama, belki de benim hayatımı değiştirdiler.
Soru: Once Alive’da Unreal Engine 5 kullanmanın avantajları nelerdi? Bu teknolojiyi seçme sürecinde karşılaştığınız zorluklar oldu mu?
Cevap: Teknoloji ve getirdiği yenilikler benim için her zaman heyecan verici. UE5’in en iyi yaptığı şeylerden biri de buydu. Sürecimi anlattığımda anlaşılmıştır; oyunların sanat ve görsellik tarafına, programlama tarafından daha çok çekiliyordum. UE5’in pazarlama noktası olan grafikler ve görsellikte beni içine çekmeyi başarmıştı. Teknolojisinin ilerlemesi, masaya yeni bir şeyler koyması olarak yorumlanabilir. Ancak asıl başarısı, tek bir kişinin evinde büyük bütçeli oyunların görsellik kalitesine ulaşmasını vaat etmesiydi. Bu biraz ideal gibi görünüyor ama teknik olarak doğru. Bunu çoğunlukla zamandan tasarruf ettirerek başarmayı hedeflemişler; Nanite, Lumen gibi teknolojiler geliştiricilerin optimizasyon ve tasarım tarafında hızlı sonuç almasına olanak tanıyor.
Övüyoruz ama eksi yanları da yok değil. Sektör devi pek çok firma bu motoru kullanıyor ve yaptıkları oyunlarda bile stutter (anlık takılma ve donmalar) gibi sorunlar hala çözülemiyor. Artık yeni teknolojiler getirmek yerine, bu tip aksaklıkları çözmeye odaklanmaları gerektiği geliştiriciler tarafından da dile getiriliyor.
Soru: Türkçe seslendirme ve altyazı, oyunun yerel kitleye ulaşması açısından büyük bir avantaj. Bu süreçte karşılaştığınız en büyük zorluklar ve en gurur duyduğunuz anlar nelerdi?
Cevap: Bu, geliştirmedeki diğer konulara nazaran fazla zorlandığım bir süreç olmadı. Eğer bunu yapacak bir bütçeniz ve bağlantılarınız varsa, teknik olarak bir kısıtlama yok. Burada övgüyü yayıncım GameDev.ist hak ediyor. Bunların hepsini onlar sağladı; ben sadece anahtar teslim ses dosyalarını oyuna entegre ettim. Bu deneyimin keyifli olmasını sağlayan şey, kayıt sürecine dahil olmamdı.
22 dublaj sanatçısının stüdyoda performans sergilemesini, yönlendirilmesini izlemek ve neler istediğimi aktarmak büyük bir tecrübeydi. Bu süreçte çok değerli arkadaşlıklar edindim. Ayrıca sevdiğim oyun ve filmlerden tanıdığım kişilerle birebir tanışmak paha biçilemezdi. Oyunun satışlarında Türkiye’nin birinci sırada yer alması, Türk oyuncuların verdiği destek ve bu konuda aldığım güzel geri bildirimler ise benim için çok sevindirici oldu.
Soru: Türkiye’de bağımsız bir oyun geliştiricisi olmak nasıl bir deneyim? Bu süreçte en büyük destekçiniz kim ya da ne oldu?
Cevap: Belki de sayfalarca anlatabilirim. Kısaca ödüllendirici ve zorlu olduğunu söyleyebilirim. Herkesin senaryosu farklı olacaktır elbette; bu oldukça spesifik bir konu nihayetinde. Ancak benim için aldığım en doğru karardı. Keyif aldığım ve merak ettiğim bir alan olduğu için kendimi hızlıca geliştirebildim ve çok verimli olduğumu hissettim.
Elbette risk büyük. Başarısızlık hikayeleri daha fazla, yola ilk çıktığınızda her şey belirsiz. Ama süreci de bu öğrenimler keyifli kılıyor. Hislerin ardından konuşulması gereken ise gerçekler. Bu riski alırken çevreniz çok önemli. En yakınlarınızın bile sizi kösteklemeye çalıştığını fark etmek kaçınılmaz. Bu duygu durum değişiklikleri de doğrudan üretkenliğinizi etkiliyor. Çevre baskısı keyif almanızın önüne geçtiği an üretkenlik düşüyor ve bilgisayar başına oturmak zorlaşıyor. Hele ki böyle bir zorunluluğunuz yoksa ve sadece kendiniz için çalışıyorsanız. Çevrenizde değerli gördüğünüz biri yoksa, kendiniz için çalışma düşüncesi yeterli motivasyonu sağlamıyorsa, devam etmek güç.
Bu süreçte değişmeyen en büyük destekçim kendimdim. Öyle de olmalı çünkü bu yalnız bir yol. Çok yakınınız olsa bile ne yaptığınızdan bir haber oluyorlar; daha kötüsü, bazen siz de öyle.
Soru: Once Alive’ı geliştirdikten sonra gelecek planlarınız nedir? Devam oyunu, genişleme paketleri ya da başka projeler düşünüyor musunuz?
Cevap: Ne kadar bir şeyleri kanıtlamaya başlamış olsam da, çalışma düzenimi değiştirmek istiyorum. Bundan sonra tek başıma bir oyun geliştirmeyi düşünmüyorum. Vizyonumu ve öğrendiklerimi başkalarıyla paylaşıp ekip olmak ve daha başarılı işlere imza atmak sonraki hedefim.
Önümde 6-7 seçenek var ve ben bir tanesine çok yakınım. Her şey yolunda giderse, bir sonraki projenin duyurusunu yapmak beklediğimiz kadar uzun sürmeyebilir. Duyurudan sonra ekip oluşturma ve planlama hızlıca başlayabilir. Oyun geliştiricileri ve sanatçılarla tanışmaya devam ediyorum. Her şeyin bir araya geleceği günü iple çekiyorum.
Soru: Türkiye’deki oyun sektörü hakkında ne düşünüyorsunuz? Yerel oyun geliştiricileri için gelecekte nasıl bir ortam görüyorsunuz?
Cevap: Açıkçası, sektörün bir parçasıyım ama o kadar da içinde değilim. Başarılı örneklerin ve yetenekli geliştiricilerin arttığını gözlemleyebiliyorum sosyal medya aracılığıyla. Ancak bir sektör ve iş kolu olarak verimlilik, iş olanakları ya da değer görme gibi konularda öğrenmem gereken çok şey var. Bu yüzden bu soruya daha detaylı bir cevap vermek için bir sonraki projemdeki deneyimlerimi beklemem gerekecek.
Yine de Türkiye’de atılımların arttığını, sektördeki insanların kaynaştığını ve edinilen tecrübelerin paylaşıldığını görmek güzel. Bu da geleceğin daha parlak olacağını düşündürüyor. Güzel haberler almaya ve birlikte büyümeye devam ederiz umarım.
Bana yer vererek destek olduğunuz için çok teşekkür ederim. Bu güzel ve düşündürücü soruları yanıtlamak benim için bir keyifti. Çok memnun oldum!
Cem Boray Yıldırım’a samimi cevapları ve ilham verici hikayesini bizimle paylaştığı için yürekten teşekkür ederiz. Once Alive ile oyunculara sunduğu bu unutulmaz deneyim, hem Türk oyun sektörüne hem de bağımsız geliştiricilere ilham olacak bir başarı hikayesi. Yeni projelerinde kendisine bol şans ve başarılar diliyoruz, yolun açık olsun Cem!