Dünya genelinde en çok çıkarılan doğal kaynaklardan biri olan kum, modern yaşam için vazgeçilmez bir madde olmasına rağmen, çevresel etkileri büyük ölçüde göz ardı ediliyor. Bilim insanları, sürdürülemez oranlarda yapılan kum madenciliğinin deniz ekosistemlerine ve kıyı şeritlerine ciddi zararlar verdiğini belirterek, acil küresel önlemler alınması gerektiğini vurguluyor. Kum, beton, asfalt, cam ve elektronik üretimi için temel bir bileşen olup, modern şehirlerin ve altyapının temelini oluşturuyor. Ancak kontrolsüz şekilde çıkarılması, kıyı erozyonuna, habitat tahribatına, biyoçeşitlilik kaybına ve deniz yaşamının zarar görmesine yol açıyor.
One Earth dergisinde yayımlanan yeni bir araştırmada, kum ve çakılın, gezegende en çok çıkarılan katı maddeler olmasına rağmen çevresel etkilerinin yeterince dikkate alınmadığı vurgulanıyor. Deniz ekosistemlerinde balıkçılıktan sonra en yaygın ikinci insan faaliyeti olan kum madenciliği, birçok hassas ekosistemi tehlikeye atıyor.
Kum çıkarımı, deniz çayırları ve mercan resiflerini tehdit ediyor.
İspanya’nın Alicante Üniversitesi’nden araştırmacı Aurora Torres, “Kum genellikle bol bulunan ve tükenmez bir kaynak olarak görülüyor, ancak gerçekte kıyı ve deniz ekosistemlerini şekillendiren, kıyı şeritlerini koruyan ve ekosistemleri sürdüren kritik bir malzemedir” diyerek bu yaygın yanılgıya dikkat çekti. Michigan Eyalet Üniversitesi’nden Jianguo Liu ise kum çıkarımının yalnızca madencilik sahalarında değil, taşındığı ve kullanıldığı bölgelerde de zincirleme etkiler yarattığını belirtti.
Örneğin, kum çıkarımı sırasında suyun bulanması, deniz çayırlarını ve mercanları boğabilecek tortu oluşumuna neden olabiliyor. Ayrıca, deniz dibi yapısının bozulması dalgaların düzenini değiştirebiliyor ve bu durum, kıyı bölgelerinde yaşayan topluluklar için uzun vadeli çevresel tehditler oluşturabiliyor.
Kum madenciliği, kıyı koruma ve iklim politikalarına entegre edilmeli.
Bilim insanları, kum çıkarımının küresel bir çevresel öncelik haline getirilmesi gerektiğini savunuyor. Torres ve Liu, kumun çevresel yönetim açısından balıkçılık, su ürünleri yetiştiriciliği ve turizm gibi sektörlerle aynı önemde ele alınması gerektiğini belirtiyor. 2017 yılında Science dergisinde yayımladıkları A Looming Tragedy of the Sand Commons başlıklı makalede de bu krize dikkat çeken uzmanlar, bugüne kadar konunun yeterince ciddiye alınmadığını ifade ediyor. Torres, “Etkileri ne kadar görünür ve somut hale gelirse, sorumlu yönetim ihtiyacını görmezden gelmek de o kadar zorlaşacaktır” diyerek, kum madenciliğinin düzenlenmesi ve sıkı denetim altına alınması gerektiğini vurguluyor.
Bilim insanları, kum çıkarımının sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi için güçlü veri sistemlerinin oluşturulması, yönetişimin geliştirilmesi ve çevresel kaygılarla doğrudan bağlantılı politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, kıyı şeritlerinin korunması, iklim değişikliğiyle mücadele ve biyoçeşitliliğin korunması gibi geniş çevre politikalarına kum madenciliğinin etkilerinin entegre edilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Kaynak: SciTechDaily