Alzheimer hastalığının tedavisi konusunda dünya çapında yıllardır süren araştırmalar, son yıllarda önemli tartışmalara ve sürtüşmelere sahne oldu. Bu alandaki en dikkat çeken gelişmelerden biri, 2022 yılında Science dergisinde yayımlanan bir araştırma oldu. Araştırma, Alzheimer’ın nedeninin beta-amiloid adı verilen bir beyin proteini alt türüyle ilişkilendiren 2006 tarihli önemli bir çalışmanın verilerinin uydurma olabileceğini öne sürdü. Bu gelişmenin hemen ardından, Haziran 2021’de ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), beta-amiloidi hedef alarak geliştirilen adukanumab adlı bir antikorun, eksik ve çelişkili verilerle Alzheimer tedavisi olarak onaylanmasını kabul etti. Birçok doktor, bu onayın ardından adukanumab’ın piyasaya sürülmesini eleştirirken, bazı uzmanlar ise tedaviye bir şans verilmesi gerektiğini savundu.
Alzheimer hastalığının tedavisindeki en büyük engellerden biri, hastalığın kökenine dair hala net bir anlayışa sahip olunmaması. Ancak Toronto’daki Üniversite Sağlık Ağı’na bağlı Krembil Beyin Enstitüsü‘ndeki bir grup bilim insanı, Alzheimer’ı beyin içindeki bağışıklık sisteminin bozulması olarak yeniden tanımlıyor. Beyindeki bağışıklık sistemi, vücudun diğer organlarındaki gibi, yaralanmaların onarılmasında ve yabancı istilacılara karşı korunmasında önemli bir rol oynar. Ancak, bu bağışıklık sürecinde bir bozulma olduğunda, beyinde yanlışlıkla beyin hücrelerine saldırılarak Alzheimer’a yol açabiliyor. Krembil Beyin Enstitüsü’nden Donald Weaver ve ekibi, Alzheimer’ın ana nedeninin beyin bağışıklık sisteminin yanlış yönlendirilmesi olduğuna inanıyor. Bu yanlış yönlendirilmiş saldırı, beyin hücrelerinin işlev kaybına yol açarak demansla sonuçlanıyor.
Alzheimer hastalığı otoimmün bir bozukluk olarak yeniden değerlendiriliyor.
Yeni gelişen bu teoriler, Alzheimer hastalığının otoimmün bir hastalık olarak görülmesini gerektiriyor. Beyindeki bağışıklık sisteminin hücrelere yönelik yanlış saldırıları, romatoid artrit gibi diğer otoimmün hastalıklarla benzer mekanizmalar izliyor. Ancak, Alzheimer için uygulanan geleneksel otoimmün tedavilerin, hastalık üzerinde etkili olmayacağı düşünülüyor. Bunun yerine, beyindeki bağışıklık düzenleyici yolların hedef alınarak, hastalığın tedavisine yönelik yeni yaklaşımlar geliştirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Alzheimer’a dair başka bir yeni teori de, hastalığın mitokondrilerin işlevselliğindeki bozulmadan kaynaklanabileceğini öne sürüyor. Mitokondriler, her hücrede bulunan ve enerji üretimi sağlayan organellerdir. Bazı bilim insanları, Alzheimer’ın bu organellerin düzgün çalışmamasından kaynaklandığını iddia ediyor.
Alzheimer tedavisine dair yeni teoriler önemli bir dönüm noktası olabilir.
Alzheimer hastalığına dair bu yeni teorilerin geliştirilmesi, hastalığın tedavisinde önemli bir dönüm noktası olabilir. Dünya çapında 50 milyondan fazla Alzheimer hastası bulunuyor ve her üç saniyede bir yeni bir teşhis konuluyor. Alzheimer, yalnızca hastalar için değil, aileleri ve sağlık sistemleri için de büyük bir sosyoekonomik yük oluşturuyor. Alzheimer’ın nedenlerini daha iyi anlamak ve tedavi yöntemlerini geliştirerek hastalarla birlikte ailelerine de yardımcı olabilmek, halk sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Alzheimer hastalığı, yenilikçi fikirlerin ve tedavi yaklaşımlarının gerektiği bir halk sağlığı krizi olmaya devam ediyor.
Kaynak: Science Alert