Türkiye genelinde sıcaklıkların yükselmesi ve yağış ortalamasının düşmesi barajlar üzerinde olumsuz etki yarattı. Türkiye’nin en büyük üçüncü kenti olan İzmir’in barajlarında da tehlike belirmeye başladı. Şehrin içme suyu ihtiyacını karşılayan Tahtalı Barajı’ndaki su seviyesi yüzde 28’e kadar geriledi. Aynı barajda 2023 yılında doluluk oranı yüzde 39.87 olarak kaydedilmişti ancak bu yıl suların çekilmesi görenleri üzdü. Su seviyesinin düşmesiyle birlikte yerleşim alanları iyice ortaya çıktı ve su tasarrufu konusu yeniden gündeme geldi.
Deniz Bilimci Prof. Dr. Doğan Yaşar, geçen yıl yağışların daha fazla olduğunu belirtti. 2020’den itibaren ciddi bir kuraklık dönemi yaşandığını ifade ederek, “2023 yılında, Türkiye genelinde yüzde 12 oranında daha fazla yağış aldık. Çok iyi bir yağış dönemi geçirdik; ancak Güneybatı Ege bu yağışlardan mahrum kaldı. Bu sebeple hem tarım hem de kullanım suyu açısından zorluk yaşıyoruz” sözleriyle durumu açıkladı.
İzmir, su kullanımında dikkatli olmalı.
Tahtalı Barajı’nın son verilerine dikkat çeken Prof. Dr. Doğan Yaşar, İzmir halkının dikkatli olması gerektiğini vurguladı. Yaşar, “İzmir’in ana su kaynağı Tahtalı Barajı’dır ve 2020’den sonra öngördüğümüz gibi ciddi bir kuraklık dönemine girdik. 2020 yılında yağışlar yüzde 12 eksikti, 2021’de yüzde 9 daha az yağdı ve 2022’de yine yüzde 12 oranında düşük yağış aldık. Bu durum barajların seviyesini önemli ölçüde düşürdü. Şu an yüzde 28 gibi çok ciddi düşük bir seviyedeyiz, son yılların en düşük oranıyla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.
İzmir’de 8 aya kadar su sağlanabilir.
İzmir için yüzde 28 oranı üzerinde duran Prof. Dr. Doğan Yaşar, tamamen Tahtalı Barajı’ndan kullanıldığında 4 ay, diğer su kaynaklarıyla birlikte ise 8 aya kadar suyun sağlanabileceğini belirtti.
Doğan Yaşar, “Yüzde 28, yaklaşık 80 milyon metreküp demek. Şu an İzmir, günlük olarak yaklaşık 700 bin metreküp su tüketiyor. Bazen 600, bazen 750-700 bin arasında değişiyor. Eğer sadece Tahtalı Barajı’ndan su alırsak en azından 4 ay idare ederiz; ancak diğer su kaynakları da mevcut. Dolayısıyla suyumuz rahatlıkla 7-8 ay yetecek düzeyde. Şu anki su durumunu değerlendirirken gelecekteki nüfus artışını da göz önünde bulundurmamız gerekiyor. 2007-2008 yıllarında Tahtalı Barajı’nın su seviyesi yüzde 2’ye kadar düşmüştü. O zamandan bu yana İzmir’in nüfusu 750 bin kişi arttı; bu önemli bir rakam. Önümüzdeki 15 yıl içinde doğal olarak yeni kurak dönemler yaşanabilir. Bu durumda su kaynaklarımız daha da zorlanabilir” açıklamasında bulundu.
Prof. Dr. Doğan Yaşar, İzmir’de alınması gereken önlemlere değindi.
Prof. Dr. Doğan Yaşar, “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin acilen A, B ve C planlarını hazırlaması gerekiyor. Şu anda hiçbir hazırlığımız yok. Yaklaşık 6-7 yıl içinde hiç yağış almayabiliriz, bu yüzden belediyenin bu senaryoları hesaba katması gerekiyor. Kurak dönem doğal süreçte yaşanıyor.”
“Benim sürekli önerim şu; şu anda ihtiyacımız yok ama mutlaka bir deniz suyu arıtma projesi yapılmalı ve bu proje rafta hazır olmalı. Su tasarrufu değil, suyun verimli kullanımı önemli. Su demek devlet demektir. Su bittiği zaman devlet biter. Dünya medeniyetlerinin çoğunun sonu kuraklık, soğuma, susuzluk ve gıda eksikliğinden gelmiştir. Bu yüzden su konusunda çok dikkatli olmalıyız.
“Şu anda İzmir gerçekten büyük bir tehlike ile karşı karşıya. Geçtiğimiz yıl Süper El Nino başladı, bu sıcaklığın sebebiydi. Arkasından La Nina gelir. El Nino, İspanyolca’da ‘yaramaz çocuk’ anlamına gelir. La Nina ise ortamı soğutur ve bu durumda kuraklık başlar. Yağmurlar kesilirse işimiz çok zor olur.”
Diğer barajların doluluk oranları: Balçova Barajı %68,3, Gördes Barajı %11,3, Ürkmez Barajı %41,15, Güzelhisar Barajı %81,61, Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı %34,31.
Kaynak: milliyet.com