Kayıp çocuk vakaları, adli tıp ve güvenlik güçlerinin en dikkatli şekilde ele alması gereken durumlar arasında yer alıyor. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halis Dokgöz, kayıp çocukların büyük bir kısmının tanıdığı ve güvendiği kişiler tarafından kaçırıldığını belirtti.
Kayıp çocuk vakalarında, soruşturmanın aileden başlanarak genişletilmesi gerektiğini ifade eden Dokgöz, bu tür olaylarda aile üyeleri ve yakın çevrenin mutlaka adli tıp muayenesine tabi tutulmasının büyük önem taşıdığını vurguladı. Özellikle kaybolan çocuğun sosyal çevresi, okul ve mahallesindeki kişilerle yapılacak derinlemesine bir inceleme, olayların çözülmesinde kritik rol oynuyor.
Cinayetlerin aydınlatılamamasında adli süreçteki eksiklikler dikkat çekiyor.
Prof. Dr. Dokgöz, cinayetlerin aydınlatılamaması durumunda ise genellikle adli süreçteki eksikliklere dikkat çekti. “Kusursuz cinayet yoktur. Çünkü cinayetin kendisi bizzat en büyük kusurdur” diyerek, her cinayetin mutlaka bir iz bıraktığını ve bu izlerin bulunarak suçların çözülmesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Dokgöz, bir cinayetin aydınlatılamaması durumunda, adli tıp uzmanlarının, güvenlik güçlerinin veya hukuk sisteminin işini doğru yapmadığına işaret etti.
Bu tür vakalarda, adli tıp uzmanlarının dikkatli çalışması ve izlerin titizlikle takip edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Ayrıca, yüksek olasılıklara öncelik verilmesi gerektiğini ancak bazen düşük olasılıkların da önemli sonuçlar doğurabileceğini belirtti. Örneğin, binde bir ihtimalle gerçekleşen bir durumun, yüzde yüz doğrulukla sonuç verebileceğini vurguladı.
Kayıp çocuk olaylarında soruşturmanın genişletilmesi gerekiyor.
Diyarbakır’daki Narin Güran cinayetini de gündeme getiren Dokgöz, bu olayın çözülmesinde eksik bir yaklaşım sergilendiğini ifade etti. Narin Güran’ın kaybolmasının ardından yapılan soruşturmanın dar bir perspektifte yürütüldüğünü ve olayın çözülmesinin geciktiğini belirtti. Özellikle, cinayet soruşturmalarında aile üyeleri ve yakın çevre hakkında yapılacak adli tıp muayenelerinin önemine dikkat çekti.
Güran’ın ağabeyinin kolundaki ısırık izlerinin, DNA testi ile kesin olarak kime ait olduğunun belirlenebileceğini söyledi. Bu tür olaylarda, soruşturmanın sadece dar bir çevreyle değil, çocuğun sosyal çevresiyle başlanarak genişletilmesi gerektiğini ifade etti. Prof. Dr. Dokgöz, kaybolan çocuk ve cinayet olaylarında geniş çaplı bir araştırma yapmanın, olayın aydınlatılmasında önemli bir adım olduğunu vurguluyor.
Kaynak: Gazete Duvar