John Crowley’nin son yönetmenlik eseri We Live in Time, hayatımızda gerçekleşen tesadüfi karşılaşmaların derin etkilerini ele alıyor. Florence Pugh (Oppenheimer) ve Andrew Garfield (Spider-Man: No Way Home), Almut ve Tobias rollerinde, beklenmedik bir şekilde başlayan romantizmi canlandırıyor.
Almut ve Tobias’ın beklenmedik romantizmi
Almut’un Tobias’a arabasıyla çarpmasıyla başlayan aşkları, filmin fragmanında on yıllık bir yolculuk olarak sunuluyor. Bu yolculuk, mizah, anlayış ve sarsılmaz bir bağlılıkla dolu, hayatın getirdiği zorluklara karşı birlikte durmayı başaran bir çiftin hikayesini anlatıyor.
We Live in Time, çiftin büyümesini ve direncini gösteren, doğrusal olmayan bir anlatı ile aşkın iniş çıkışlarını keşfediyor. Filmde, Adam James (The Penitent), Aoife Hinds (The Man in the Hat), Kara Lynch (Inherent), Marama Corlett (Guardians of the Galaxy) ve Heather Craney (Life of Riley) gibi isimler de yer alıyor.
Yönetmen John Crowley’nin dönüşü
Bu film, Crowley’nin The Goldfinch’in ardından beş yıllık bir aradan sonra dönüşünü simgeliyor. Crowley, ödüllü Brooklyn filmi ile tanınırken, Garfield ile daha önce 2007 yapımı Boy A filminde de çalışmıştı. Genellikle korku filmleri ile bilinen A24, bu projede romantizmle buluşuyor ve Nick Payne tarafından kaleme alınan senaryoya hayat veriyor. Tony ve Laurence Olivier Ödülü adayı olan Payne, Constellations ve Elegy gibi tiyatro eserleri ve The Crown ile Wanderlust dizilerindeki çalışmaları ile tanınıyor.
We Live in Time, Payne’in üçüncü uzun metraj filmi olup, The Sense of an Ending ve The Last Letter from Your Lover filmlerinin ardından geliyor. Film, tesadüfi anların kaderimizi nasıl şekillendirebileceğini, aşk, kayıp ve insan bağlantısının kalıcı gücünü keşfeden dokunaklı bir hikaye olma vaadi taşıyor.
We Live in Time filminin fragmanı
Kaynak: Collider