Sinema ve Dizi

Gerçek Suç Yapımları Netflix’i Zorluyor: İftira Davaları Artışta

Gerçek suç hikayelerine dayalı yapımlar nedeniyle Netflix, artan iftira davalarıyla karşı karşıya kalıyor.

Netflix’in “Monsters: The Lyle and Erik Menendez Story” dizisi, kısa sürede platformda bir numaraya yükselerek dikkatleri üzerine çekti. Ebeveynlerini öldüren iki kardeşin gerçek hikayesini konu alan yapım, platformun büyük başarısına katkı sağlarken aynı zamanda eleştirilerin de hedefi oldu. Özellikle gerçek suç yapımlarına dayanan bu dizi, izleyiciler arasında yoğun ilgi görürken, Netflix’in suç temalı içeriklerinin popülerliğini bir kez daha ortaya koydu. Ancak, gerçek yaşam hikayelerine dayanan bu tür yapımlar nedeniyle Netflix, iftira davalarıyla karşı karşıya kalmaya başladı.

CNBC-e’nin haberine göre, “Baby Reindeer” adlı bir saplantılı takip hikayesi ve ünlü dolandırıcı Anna Sorokin’i konu alan “Inventing Anna” gibi yapımlar, iftira davalarının merkezinde yer alıyor. The Wall Street Journal’ın aktardığı bilgilere göre, 2019’dan bu yana Netflix ve prodüksiyon ortaklarına karşı, gerçek yaşam hikayelerine dayalı içeriklerle ilgili 20’den fazla iftira davası açıldı. 2024 yılında ise en az altı dava dosyalandı. Bu artış, suç temalı programların yapım maliyetlerini yükseltmiş durumda.

Netflix’in suç içeriklerine olan ilgisi devam ediyor.

Business Insider’ın yapımcılar ve ajanslarla gerçekleştirdiği röportajlara göre, Netflix’in suç temalı içeriklere olan ilgisi azalmış değil. Platformun bu tür içeriklerdeki eğiliminde bir değişiklik gözlenmiyor. Ampere Analysis’ten alınan verilere göre, Hulu ve Peacock gibi diğer yayıncılar da suç içeriklerine yönelmiş durumda. Fakat Netflix’in 282 milyonu aşkın küresel abone kitlesiyle erişimi, diğer platformların çok ötesinde.

Ampere Analysis’ten Guy Bisson, 2024 yılı itibarıyla büyük yayıncıların komisyon faaliyetlerinde suç temalı yapımların geçen yıla oranla en büyük artışı gösterdiğini belirtti. Bu tür içerikler, tüm küresel ve kurgusal yapımların dörtte birini oluşturuyor. Ayrıca Bisson, bilim kurgu ve fantezi türlerinin düşüşe geçtiğini ve genel izleyici kitlesine hitap eden yapımların tercih edilmeye başladığını vurguladı.

Suç temalı programlar, Netflix’in en çok izlenen yapımları arasında yer alıyor.

Ünlü yapımcı Ryan Murphy’nin “Dahmer” dizisi, 29 Eylül itibarıyla Netflix’in en popüler yapımları arasında üçüncü sıraya yerleşti ve 1 milyardan fazla izlenme saatine ulaştı. Aynı serinin yeni halkası olan “Monsters: The Lyle and Erik Menendez Story” de ABD’de platformun en çok izlenen yapımlarından biri oldu. Gerçek suç yapımları, genellikle düşük bütçeli olmalarına rağmen, yüksek yasal riskler ve davalarla karşı karşıya kalabiliyor.

Baby Reindeer, Netflix’in Küresel Top 10 listesinde sekiz hafta boyunca kalırken altı Emmy ödülü kazandı, ancak aynı zamanda 170 milyon dolarlık bir iftira davası ile de gündeme geldi. Dizideki Martha karakterinin ilham kaynağı olan Fiona Harvey, Netflix’e bu davayı açtı. Platform, izleyicilerin hikayenin kurgu olduğunu anlayacağını savunduysa da hakim, dizinin “gerçek bir hikaye” olarak tanıtıldığını ve izleyiciyi buna inanmaya davet ettiğini belirtti. Bu dava, Netflix’in dizinin yaratıcısı Richard Gadd ile yeni bir iş birliği yapmasını engellemedi.

Netflix, gerçek yaşam hikayelerinde yasal risklerle karşılaşıyor.

Öte yandan, “Inventing Anna” dizisinde Anna Sorokin’in arkadaşı Rachel Williams, Netflix’e dava açtı. Williams, dizide kendisinin fırsatçı bir karakter olarak gösterildiğini öne sürerek yasal haklarını savundu. Netflix ise bu davada, New York dergisinin yazarının notlarını koruma altına almak için başvuruda bulundu. Netflix’in gerçek yaşam hikayelerine dayanan yapımlarından doğan davalar, platformun bu tür içeriklere ilgisini azaltmasa da yapım süreçlerinde daha dikkatli olmasını gerektiriyor.

Kaynak: Cumhuriyet
Paylaşımlar:
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir